Ticari Tiyolar
Ticari debi: Ticaret var, ticaret var. Hizmet sektöründe işletme
sahibiyim ve bizim sektörün mesaisi uzundur, gece
geç vakitlere kadar açıktır. Dolayısıyla insan diğer sektörlere göre daha çok
yıpranır. Geçenlerde işlek bir cadde üzerinde gömlek mağazası çalıştıran bir arkadaşımı ziyarete gittim.
Maşallah işleri çok güzel bizim bir günde yaptığımız ciroyu o bir saatte çeviriyor. Tabii benin
bu mağazaya ilk gidişim değil ama bu ticari debiye daha önce hiç dikkat
etmemiştim. Yeni ticarete atılan birisi olarak algı seçiciliğim değişti. Eskiden memurdum ve hiç
bu mağazada dönen işlere dikkat etmezdim hatta
müşteri yığılırsa bana müsade siz işinize bakın deyip oradan ayrılırdım.
Halbu ki
yoğunluğa cevap verebiliyorlar mı, müşteriye tavırları nasıl, insanlar
neden buradaki gömlekleri tercih ediyorlar? İşte
o zaman değil de şimdi dikkatimi çekmeye başladı. Aslında bu gözlemi ticarete girme
niyetim olduğu zamanlarda yapmam gerekiyordu. Böylece hangi sektör beraberinde hangi
zorlukları getiriyor bilirsiniz. Bu da bir işe balıklama dalıp sonradan pişman olmanızı
önler. Elit bir tabakaya mı hizmet etmek istersiniz yoksa avam size
daha mı canayakın gelir? Müşteri vardır kaprislidir müşteri vardır kabadır
müşteri vardır kibardır. Örneğin bu mağazadaki fiyatlar ortalamanın üzerinde
ve marka değeri olması nedeniyle bir tık üst gelir düzeyine hitap etmektedir.
Zemin ne kadar sağlam: Bir başka temel konu, İngilterede 40 senedir otobüs fiyatları aynı. Bunu
anlamakta zorluk çekiyoruz değil mi? Bu, gelişmiş ülkelerin ne kadar sağlam altyapıya sahip olduğunun
göstergesidir. Malesef ülkemizde para değeri sürekli düşüyor, kar
marjımız azalıyor ve zam yapmak zorunda kalıyoruz. Zam yapmak zorundasınız yoksa
sattığınız malı yerine koyamazsınız. Bu ticarete atılanlar için dikkat
etmesi gereken önemli bir etkendir. Devalüasyon evinizde otağını kuran bir
hırsız gibidir ve sürekli cebinizdeki parayı tırtıklar. Açık söylemek gerekirse
ticarete atıldığım şu 5 sene zarfında sermayem ile gayrimenkul, döviz-altın
yatırımı yapsaydım şu anda çok daha iyi bir durumda olurdum.
İki sektör şart: Bir ayağınız kendi işinizde ise mutlaka öteki
ayağınız daha zahmetsiz, değer kazanan başka bir sektörde olmalı. Örneğin,
inşaat sektörü genelde tercih edilir. Metruk bina, arsa veya inşaat aşamasında
gayrimenkul yatırımı yapınız, hatta iş yönetmeye çalışınız. Adres belli olsun
deyimi vardır. Yani biz bu işte para kazanamıyoruz ama networkümüz bizi
aradığında bulacağı yer burası. Peki sizce asıl geliri nereden elde ediyorlar?
Sistemli çalışma: Döne döne iş yapıyoruz. Kimin hangi iş yaptığı belli
değil. Patron gelince herkes ayakta bir işin peşinde göz boyuyor. Patron gidince
herkes işi başkasına atıyor. En büyük problem çalışanların işi
sahiplenmemesidir. Sorumluluk alanları ve görevleri belli olmakla birlikte
yardımlaşma kültürüde bir şirkette mutlaka geliştirilmelidir. Köklü firmalarda sistem oturmuştur
saat gibi işler.
İşiniz hangi alanlara doğru büyüyor? Genelde şampiyonlar ticaretini
tek kalem üzerinde büyütürler. Müşterilerin tüm ihtiyaçlarını ben gidereceğim
mantığı doğru bir mantık değildir. Tedarikçi bir firmada olabilirsiniz ama
işinizi çok düzgün yaparsanız müşterileriniz bir birine sizi tavsiye edecek ve
networkünüz çok hızlı bir şekilde büyüyecektir.
Ticari tavsiyelerimiz
1. en çok sevdiğiniz ve kabiliyetiniz doğrultusunda bir iş seçerseniz
daha başarılı olursunuz. Ama insanlar bazen asıl yapmak istediği sektöre kaynak oluşturmak için kendisi ile alakasız işlere girebilmektedir.
2. işiniz ne kadar güzel olursa olsun eğer yorucu bir sektördeyseniz 2 yıl sonra
devretmeyi düşünün. İşyerini yeni devr aldıysanız bir kenara her gün 100tl gibi
rakamlar biriktirerek bir sene içinde işyerine ödediğiniz mevlayı mutlaka
toparlayın. ikinci yıl müşterilere promosyon çok dağıtın karmarjınızı düşük
tutun ve aldığınız fiyatın 2-3 katına devretmeye çalışın.
3. esnafın bir günü bir aydır bir ayı bir gündür iyi zamanda biriktir ki kötü
zamanda birikimden kullanmak zorunda kalabilirsin
4. işe gömülmeyin. gerekirse yarızamanlı işçiler çalıştırın haftanın bir günü
mutlaka dinlenin
5. ev ahalisini, eşinizi, annenizi kardeşinizi işinize karıştırmayın dükkanda
çalıştırmayın
6. komşu dükkanlardan müşterilerden çevrenizi (networkünüzü) genişletin. Özellikle
ticari şampiyon olan komşularınızla diyalog kurun ve fikirlerine önem verin.
Peki şampiyonlar nasıl anlaşılır; yüksek
cirolar çevirirler ve patronları dükkana ender gelir.
7. dükkandaki işleri durdurabilecek, aksilikleri (en kötüsünü) düşünerek,
bakım yaptırın, kaliteli ustaları adres defterinize ekleyin, yedekli çalışın.
8. çalışanlarınız dinç ve zinde mi? müşterilerle yaşanmışlık kaydı tutuyor
mu? (güler yüz, avcı/ tavsiyeci satıcı, hızlı servis, memnuniyet ölçücü)
9. tedariğiniz ne kadar güzelse vitrininiz de o kadar güzel olur. (vitrin,
temizlik, tazelik, dükkan kokusu, müzik tınılı ortam ... )
Tamam-tamam formatlı iletişim: patron işçi, işçi işçi, satıcı müşteri
arasında her ne görüşürülürse görüşülsün alıcı tamam (mevzuyu anladım) der
akabindede verici tamam (senin tamam dediğini bende anladım) demesi gerekir.
Örneğin resimdeki 1 ve 2 numaralı konuşmada olduğu gibi. Örneğin arkadaşı pazara
gönderiyorsun ve limon da al dedin fakat arkadaş dükkandan çıkıp gitti şimdi sen
düşünüyorsun acaba anladımı anlamadı mı? halbuki orada tamam tamam iletişimi
kurmalısınız. Örneğin müşteri geldi siz müşterinin göremeyeceği bir yerdesiniz o
kimse yok mu dese veya kameradan bakınıyorsa hemen geliyorum demelisiniz.
müşterininde orada tamam bekliyorum demesi gerekir. Aslında bunu iletişim adabı
olarak çocuklarımıza öğretmeliyiz. Çocuğuna konuşuyorsun sana bakıyor, seni
dinliyor mu aklında başka şeyler mi var? iletişimi daha detaylandırabiliriz; niyetinizi müşteri anlamayabilir, tezgahta
müşterinin işini yaparken o sizi izler izahet getirin. örneğin tepsiden mamülü
kutuya eklerken tepsi içinde maydonoz düşmüştür onu alır çöpe atarsınız müşteri
tepside haşeri, tüy gibi algılayabilir aa bu maydonoz buraya nasıl gelmiş gibi
kötü zanna kapılmasına izin vermeyin.
Doğrusu benim aklıma gelenler bunlar ama biraz araştırarak bu yazının
devamına ekleme yapabilirim. umarım kompozisyonum faydalı olur.
|
Yoğunlaşmak Yetmez
Bir ürün ortaya çıkarmak için
yoğunlaşmanız yetmez. Adeta bu ürünle rezonansa geçmelisiniz. Yani
başından ayrılsanız bile aklınızdan hiç çıkmamalı rüyalarınıza
girmelidir.
İki tavşanı kovalayan ikisini de
kaçırır. İşinizle duygusal bağ kurmayın. 4 sene, 5 sene emeklemişsin bir
çok maddi kaybın olmuş sağlığını neredeyse kaybedeceksin halen o işte
kürek çekmeye çalışma. Kapat, devret ve kendine başka bir iş bul.
Peki nasıl bir iş yapmalıyım.
Devamı için klikleyin.
|